metroda tramvayda benim izlenmeyen
o kalın urganları fırlatan da benim gemilerin güvertesinden
vakitsiz uyandığın gecelerde içine dalan sebepsiz sıkıntı da ben
çok sıkıldın biliyorum ama hadi söyle
açık bir kuyu ürkütmez kimseyi
ne var bana karşı da dürüst olsan şimdi
sevmiyorsunuz bu sıkış tepiş tramvayı ve
yanındaki herifin arapça mesajlaşması sorun
senin için bir siyahinin yanında bitmesi
ne var dürüst olsan şimdi bana da karşı
esmersin ve çingene gibi ellerin
hem çankırılısın elekçi mi dedelerin
teke tek çıkamasak da seninle
tek yumrukluk işin var
değil mi öyle dersin
benim sırtım geniş kuvvetli kanatlarım
havuç kadar turp kadar esrarengiz bir meyveyim
uyumaya hazırlanan hayvanlar kadar sersem
ellerim tüylü avcum terli ve birini seviyorum
ne var dürüst olsan şimdi
açık bir kuyu ürkütmez kimseyi
şiirin böyle dönüşümü ve
seninle aynı ranzayı paylaşır gibi konuşmam
neden rahatsız etsin ki seni
ne var dürüst olsan şimdi
ol dünyanın gam-ı mihenginde bir kulp
salla üstadım göbeciğini düşür bir dut
yesin şu peşin sıra otlanan cavlaklar
ey gidim abiler bileyliyorum kroşemi
ya dürüst oynayın ya da
çekeceğim beybileydleri
peki önce ben olayım dürüst
benim hepinizi izleyen ve gözlerim yorulmuyor bu işten
not ediyorum durup durup mazlumlara sarmanızı
örnek mahallesi denilen ülkeden sihalar kaldırabilirim üstünüze
siz ekmeğini bölüşmeyenler kuruyacaksınız
yenilmeyen bir somun gibi