menu Menu
Logo Yengi Mecmua

Sahra-yı muhabbetde o divanelerüz kim

Mecnun-ı melametzede en akilimüzdür



TANKLAR İÇİNDE TÜRKÇE Previous PROMOSYON ŞİİR Next

İMAM GADAMERE NİYAZ EDENLER

Yukarıdaki başlık Şair Muhammed Enis Özel’in bir dizesine karşılık yaptığım nazire idi. Zannediyorum 2017 sularında benim çevremde gitgide popüler olan isimlerden biriydi Gadamer. Sadece o da değil kendilerinden hikmet sadır olunmuşçasına saldırılan veya sarılınan Foucault, Derrida, Deleuze, Adorno, Agamben, Lacan ve daha nicesi…

Türkiye’de konjonktürel maymuncuk vazifesi gören bu zevat iki şekilde alımlanarak piyasaya sürüldü. Marjinal özgürlük diskurlarının payandası olan liberal solun söylem duraklarından birisi olan bu isimler aynı zamanda kimi İslamcı aydın kesimlerin de rejimle hesaplaşmasında araç rolü oynadı. Genel itibariyle 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ertesinde oluşan serbestiyetten yararlanan ve dergi faaliyetleri maharetiyle kitlelere duyurulan bu isimler darbe sebebiyle inkırıza uğramış Türk Solu’na (ki Türklükleri daima muallaktır) ilaç gibi gelmişti. Zira artık Marksist/sosyalist yöntemin yeni şart ve durumlara intibak etmesi gerekliliği meşum olayla da kanıtlanmıştı. Solun kendi içinde tutarlı gözüken (ama sadece gözüken) bu taktik-strateji hamlesi anlaşılabilir dururken İslami çevrelerdeki entelektüalizm fetişi daim yaban hali ile tahlile muhtaçtı.

Klasik literatürle irtibatı zayıf kalan seksen sonrası İslamcı aydın çevresinde rejime karşı eleştirel-aktivist tutumun taşıyıcısı mesabesinde olan Batılı filozof takımı, aynı zamanda İslami iddiaların demokratik taleplerle sentezine ön ayak olmuştur. Aslına bakarsanız 12 Eylül sonrası daha belirgin hale gelip 1990’lı yıllarda aşikâr hale gelen Sol-İslamcı münasebeti de ortak referansların sonucuydu. Devletin tasallutundan ve baskıcı tutumundan sebep “ulus devlet”i tartışma zeminine çekmede ortak bir tavır güden aydın çevreler arasında şöyle bir fark vardı; liberal sol söylemlerin Türkiye şubesi haline gelen Birikim ekibi Frankfurt Okulu gibi felsefi ekolleri itikadının bir rüknü haline getirmişken İslamcı aydınlar için yalnızca içselleştirilmemiş birer söylem aracıydı.

Özellikle tipolojisini Ali Bulaç’ta bulan bu aydın tipi, çağdaş kavramları sakil fikirlerinde hor ve hoyrat bir şekilde kullanarak kitleler nezdinde aydın konumuna ulaşmıştı. İşin açığı şu ki dönemin pek çok yazarında bu tutum onların devletle kavgasına katkıda bulunuyor ve paralelinde dünya vatandaşlığının da kapısını aralıyordu.

Feraset sahibi bir gözden kaçmayacağı üzere sürekli iktibas edilen bu isimler Deuleuze ve Guattari’nin kendilerini konumlandırdıkları “rhizom”un sürgüleriydi. Batı düşüncesinin ağaç biçimli düzeninden azat olmuş mezkûr filozofların gelenekten dışarda olma, “décentralisé” var kalma tutumlarının tutumları ayniyle Türkiye’deki yerel aydınlarda (yerli değil) tezahür etti fakat bir eksikle. Evet, onlar yarı bilinçli bir şekilde yağma ettikleri bu düşünürlerin kökü reddeden yapılarına bir şekilde intibak edebildiler.

Mevcuttan da örnek vermek gerekirse Ulusal Tez Merkezinde Fransız kuramcı Michel Foucault hakkında 806 adet tez kayıtlı ve bunların arasında Türkiye’de kimi vakaları biyopolitika kavramı çerçevesinde değerlendirme girişimlerinden, Türk romanı kritiklerine kadar mebzul miktarda çalışma var. Immanuel Wallerstein’in dahi doğu toplum tecrübesini ayrı bir paranteze aldığı ahvalde sosyal bilimler hususundaki her cümleye Foucault’u ortak etmek abestir.  

Elbette kör bir reddiyeciliğin taraftarı olarak yazmıyorum bu satırları. Tersine mütehassıslaşmanın kıymetinin farkındayım fakat metafiziği kaybetmiş, kaygan ve kaypak söylemlerin müellifi bu aydın takımının yerli yersiz söyletilmesini tehlikeli buluyorum. Zira cümlelerinin zeminini negatif bir özgürlük algısının inşa ettiği düşünürleri fütursuzca kullanmak hele de varlığımızı dava ettiğimiz meselelerde baz almak, kendi kendimizi aşağılamanın başka bir biçimi olsa gerek. Bizi biz edecek yerlerde bizden gayrısına ihtiyacımız yoktur; mesele ki biz olanlar bizi bilsin…

Çağlar Ebubekir Gadamer İmam


Previous Next

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Cancel Yorum gönder

keyboard_arrow_up