Hiç de kolay olmayan bir şey yapıyorum şu an. İnsanı ve düşünce tarihini çevreleyen bir şiiri izah etmeye kalkışıyorum. Başlıktan da anlaşıldığı üzere bu şiir Musa Günerigök’e ait. Adı, Poesia Negra. Kaygusuz’un 7. sayısında, 2019 yılında yayınlanan şiir, Brezilya’da cereyan eden bir şiir akımının adıyla tesmiye edilmiş. Bu akım şairlerinin şöyle bir özelliğinden bahsedip akımın üzerinde fazla durmayacağım: Mültecilerin (Brezilya’da bu mülteciler siyahilerden oluşuyor) iltica ettikleri memleketlerde oluşturdukları dil özellikleriyle şiirlerini kuruyorlar. Günerigök’ün mezkûr şiirindeki yapısal özellikler de göç ile ilişkilendirilebilir. Suriyeli ve Afgan mültecilerin sayısının artmaya başladığı günümüz Türkiye’sinde şair, şiirinin hem yapısal özellikleriyle hem de önerdiği insan merkezli ahlakla (hümanist bir ahlakla değil) öteki olana göğüs geriyor, diyebiliriz. Zira hem şöyle başlıyor hem de şöyle bir leitmotive sahip Poesia Negra: “bilim ilerleyebilir bizim konumuz insan”. Şiirde “insan” kelimesi 12 farklı yerde geçiyor ve şiir, iki dergi sayfasını kaplayan bir hacme sahip, 333 kelime. İnsan kelimesinin hem fonetik özelliklerinden hem de anlam zenginliklerinden faydalanıyor şair. Ancak Poesia Negra’da asıl değinmemiz gereken husus soru ekleri/edatları. Türkçenin yapısını soru ekleriyle/edatlarıyla bozuyor çünkü Günerigök. Açacağım.
Türkçede ekler, ya fiillerin köklerine ve gövdelerine gelir ya da isimlerin. Yani bir ek aynı anda hem isim hem de fiil tabanına gelmez. Soru eki/edatı olan -mI yapısı hariç (dili devirenlerin -sAl eki dolayısıyla yaptığı suni müdahaleler de hariç tutuluyor bu hususta tabii). Hatta bu sebeple Türkçe gramer çalışmalarında “-mı, -mi, -mu, -mü” soru unsurlarının edat mı yoksa ek mi olduğu tartışılagelmiştir. Ancak konumuz bu değil. Konumuza devam etmek için şunu bilmemiz yeterli: -mI eki ya da edatı, Türkçenin bütün yapılarına (isimlere de fiillere de) nüfuz edebilir. Bu ek ya da edatlarla soru sorarak Türkçenin her yerine dokunabilirsiniz yani. Musa Günerigök’ün Poesia Negra’sı da “-mı, -mi, -mu, -mü” unsurlarını hayli barındırıyor. Birkaç örnek verelim:
“yanlış yükü mü omuzlamış zambakları özler mi insan
kaygılı bir düşe mi yurttaş sarp mı çeşniden mi
özsuyu da mı kayıp insan”
ya da
“bir orman canlısıdır tarih. geçmek bir kahkaha ve olmak
mı ve bilim ilerleyebilir”.
Ancak bu ek ve edatlarla şiirde bir anlam üretilmeye çalışıldığı söylemek yanlış olacaktır. Öyle ki bu ekler kimi zaman kendisinden önceki kelimelerin seslerini takip etmemiştir. Örneğin bir bendin sonu “eklem bacaklı” ile biterken, diğer bent, “mi insan yani tarihin orijini” ifadesiyle başlar. Yani “mi” sesi ne “bacaklı” kelimesinin seslerini takip etmiştir ne de insan kelimesinin ardınca gelebilecek bir sestir. Bütün bunların dolayısıyla şiir içerisindeki -mI soru unsurunun, şiirde bir soruya yol açmadığını ve şiirde Türkçenin yapısal özelliklerine münasip bir şekilde kullanılmadığını ifade etmek gerekir. Dolayısıyla şiiri anlamak için ilk önce bu soru unsurlarının şiirdeki işlevlerini tespit etmek gerekir.
NEDEN SORU UNSURU?
Tabii bu soruya birçok cevap bulunabilir. Yukarıda birkaç tane cevap verdim zaten. Bu cevapların en yakışıklısı, “Türkçenin her yerine dokunabilmek” idi hatta. Ancak burada konuyu biraz dallandırıp budaklandırmak istiyorum. Malumunuz soru sormak, bilinçaltını açığa çıkarmada ve bilinci harekete geçirmede yalın ifadelere oranla daha etkilidir. Soru eklerinin yapacağı çağrışım da bu etkiyi besler. Soruyla muhatap olan bir insanı düşünelim. Soruya cevap versin ya da vermesin, insanın zihinsel süreçleri işlerken, varsaydığımız sorunun yol açtığı devinimler de sürecektir. Dolayısıyla gerçek bir soru olsun ya da olmasın soru kalıpları ifadeyi dinamikleştirecektir. Bu durumun ziyadesiyle farkında olan şair, şiirini bu hususları göz önünde bulundurarak kurgulamıştır, denilebilir. Ama öyleyse Günerigök, neden Poesia Negra akımına dahil edilen sanatçılar gibi kendiliğinden oluşmuş bir bozuk yapı ile şiirini kurgulamamıştır? Soru unsurları neden soru sormanın herhangi bir işlevinden faydalanmamıştır?
Şair Kur’anî bir üslup kullandığı için bu şekilde soru unsurlarını kullanmasa da Kur’an-ı Kerim’deki soru kalıplarıyla şiirdeki soru unsurlarının şöyle bir ilişkisi vardır: Kur’an’da soru, birçok yerde ibretleri işaret eder. Günerigök’ün şiirinde de ibret verici bir eda vardır. Mülteciler sebebiyle bozulmuş bir dilin yapısal özelliklerini kullanmayan şair, şiirinde, bozulmuş olan bir şeye dikkat çekmektedir: Anlam. Bilhassa insanın anlamı. Yani şunu da demememiz için hiçbir engel yok herhalde: Anlamın ilticası şairi bu tarz bir anlam bozumuna itmiştir. Bahsettiğimiz sebeplerle ise bu, çoğunluk itibariyle soru ekleri/edatları yoluyla yapılmıştır.
Bu sebeple şiirin soru ekiyle veya soru edatıyla değil soru işaretleriyle biçimlendiğini söylemek gerekir. Soru işareti derken şunu kastetmiyorum tabii: “?”. “Bilim ilerleyebilir bizim konumuz insan diyen” şair bilimin aksine, ilerlemeyen, sabit duran, değişmeyen, kendi içinde devinen öz bir kavramı işaret etmiş ve işaret ederken soru göstergeleriyle şiiri biçimlendirmiştir. Şiir birçok sebeple anlamlıdır. Ancak tek bir anlamı gösteren birçok bağımsız yapıyla kurulmuştur. Bu bağımsız yapılardan biri de şiir için aslında çok riskli olan terimsel ifadelerdir. Ancak Poesia Negra’da bu ifadeler gerilimi ustalıkla besler:
“ya da tırnaklı bir hayvana dönüşürken edinilen şapka tutarlılığı
mı insan tarihin gözleriyle fosforu uçmuş kemik
krematoryum, jeoloji
insan”
Tarihten çıkartılan/kurgulanan insanla hesaplaşıyor Musa Günerigök. Bizim konumuz insan diyerek insanı arıyor kendi canlılığında. Bütün söylenilenlerin dolayısıyla ise günümüz dünyasının kaotik ve bağlantısız bir fotoğrafı çıkıyor ortaya. Günerigök bu derin yapıyı hazırlarken şu soruyu sorması için okuyucuya güzel bir orta da açıyor: Bütün insanların yaptığı esasında törenden törene mi gitmektir? Bu sorunun cevabı duraksatıyor insanı. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Poesia Negra’nın ruhsal bir boyutu var. Kentin kirli ve kaotik yapılarının arasından gelen bir ses gibi. Bir ilahi sesi gibi. Bu sesi, şiiri Musa Günerigök’ün sesinden dinleyince çok daha net bir şekilde duyabilirsiniz. Bu sebeple kendisini arayıp şiirini seslendirmesini isteyebilirsiniz.