“İster hakikat ehli ister mecaz ehli olsun, herkes bir dille sana sır söyler!”
Fuzûlî’nin Rind ü Zâhid’e, epigraftaki ifadeyi içeren bir rubai ile başlıyor. Metindeki ikinci manzum kısımda ise şu ifadeler yer alıyor:
Tanrım, sen beni gururlu zahid yapma!
Senin huzurundan uzak olan bir rind yapma!
Yokluğa bir ad götüren kişi yap!
Rindlikte ve zahidlikte meşhur etme
Daha sonra mesneviye geçiyor ve anlatmaya başlıyor büyük şair. Bilindiği üzere eser, bir zâhid (baba) ve bir rindin (oğul) diyaloglarıyla devam ediyor. Finalde ise rind ve zâhid anlaşıyor. Birbirlerinden nasipleniyorlar ve ikisi de bir bakıma bu nasiplenme sonucunda hidayete eriyor.
Yazıya zâhid ve rindin gelenek içerisinde birbirlerinden beslendiğini vurgulayarak başlamamın sebebi, yeni türeyen dijital iletişim rindlerinin zahidle asla anlaşamayacaklarına dair bir izlenim vermeleri. Zâhidâne bir tavır geliştiren bu yeni nesil rindler; eskide olanın aksine zâhidleri hor görüyor.
YouTube ve Spotify’da yayınlanan zikir kayıtları beraberinde gelen postmodern düşünceyle birlikte yeni bir rind tipi üretti. Cumhuriyet ile birlikte ahlakî üstünlüğünü de kaybeden zâhidin, tard edenden tard edilen konumuna yerleşme serüveni, meseleye kayıt merkezli yaklaştığımız takdirde böyle başlıyor diyebiliriz.
TikTok hesaplarında sohbet kayıtlarına yer veren agresif vaizler, eski versiyonları gibi sosyal hayatın orta yerinde temerküz etmiyor. Artık sosyal hayatın içerisinde olan (harabattan kurtulan!?), yeni nesil dijital iletişim rindleri. Dolayısıyla tan etme gücünü artık rindler elinde bulunduruyor. Agresif TikTok vaizlerine karşı mücadele edilmemeli demiyoruz elbette. Ancak rindlerin (adamlara rind dedikçe gülesim geliyor) elinde bulunan sopaya dikkat çekiyoruz. Özgürleşmiş rindler, Yunus Emre mısralarıyla, sigaralarından çektikleri dumanla, uzun saçlarıyla, salaş kıyafetleriyle, çok da tatlı olmayan zâhidleri nereden tard ediyor peki? Eskiden olsa zâhidler rindleri şer’î alandan rindler ise zâhidleri tasavvufî alandan kovardı. Günümüzde ise postmodern rind, zâhidi ancak popüler kültürden tard ederek öç alabiliyor.
TikTok vaizinden çok korkmuyoruz. Ancak elinde hedonizm ile efsunlanmış ahlak sopasını bulunduran rindler, TikTok vaizleri bir yana, şeriat adını anan alelade insanları bile “tezhid” ederek çarpık bir tasavvuf hayatını, sosyal prestijlerini artırmak amacıyla legalize ediyor. Bu durumdan ilkin tasavvuf adına korkmayalım da ne yapalım? Tekfirden tezhide yolculuk, sopanın el değiştirmesi, modern ahlakın ya da işte BM raporlarının filan kimin sırtını sıvazladığıyla ilgili biraz da.
Bunları uzun süredir düşünüyordum. Düşüncelerimin yazıya dökülmesinin, âlimlerimizin irtidat etme sürecine denk gelmesi ise nazar-ı dikkatinizi celp etsin isterim.
…
Klasik dönemden modern döneme süren seyrimde aşktan yana tavır aldım. Bu bir karar da değildi. Çok günahlar işledim, tövbe ettim. Bulunduğum yer hâlâ aynı ancak aşk adına işlenen cürümlerin diğerlerinden daha sinsi olduğunu düşünüyorum (dışımdan). Zihnimden “tasavvuf31” gibi kelimeler de geçiyor üstelik. Beni bu günaha sokmayın.