menu Menü
Logo Yengi Mecmua

Sahra-yı muhabbetde o divanelerüz kim

Mecnun-ı melametzede en akilimüzdür



SANA SEVDİRİLMEYEN ŞEYLER Önceki UZAKTAN Sonraki

KAYDIN AŞAĞIHOMURLU'DAN YANKISI: AYDIN BATTAL

Şair Aydın Battal, Kırşehir’in Aşağıhomurlu köyünden. Hepimizin malumu muhtar adayı. Kendi ifadesiyle hem garibanlık hem de şairlik sırtına kusur olarak yazılınca seçim onun için hezimetle sonuçlanmıştı. Hepimiz bu meseleyi, cep telefonunun ön kamerasıyla kayda alınmış bir şiir aracılığıyla öğrendik.

Battal’ın Youtube kanalındaki birçok şiirini yerel seçim sürecinde dinleme fırsatı bulduk. Seçimlerin siyasi tarafları şoke etmesinden daha çok Battal’ın kaybettiği muhtarlık seçimi konuşuldu. Aydın Battal kamerasıyla birlikte bir şeyler söyledi ve söylenenler Türkçe bilen herkesin kulaklarında yankı buldu.

Peki bu adam, nasıl oldu da geleneğin en berrak geldiği noktadan şiirlerini kayda alıp Youtube aracılığı ile paylaşma ihtiyacı duydu? Buna verilecek cevap çok açık. Battal, zorlama ve dayatma altında olmadan şiirin aktığı istikameti çok net görmüş. Yani şair için her şey açık, her şey olağan. Şunu da ayrıca belirtmek gerekiyor; Battal’ın eserlerini sözlü kültür şiiri içerisinde değerlendirirsek hayli zayıf olduğunu söylemek durumunda kalırız. Yer yer vezni bozuyor yahut kafiye kusurlarıyla karşılaşabiliyoruz. Peki, ne oldu da bu kadar kıymetli bir şair olup çıktı Aydın Battal?

Bu soruya yanıt verebilmemiz için bir eserin estetik değerinin yanı sıra kayıt değerinin de bulunduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Kayıt değeri, yani eser kaydının eserden ayrı ve eserle bütünleşik değeri, eserin sunduğu vesika. Tam olarak video ile ortaya çıkan bir şey değil, video ile belirginleşen bir şey. Örneğin Ömer Seyfettin hikayelerinin kendilerini travmatize ettiğini söyleyen çok sayıda insanla karşılaşıyoruz. Bunun sebebi Ömer Seyfettin’in kurguladığı gerçeklikten uzaklaştırılmamız. Bugünlerde de dün ve daha öncesinde olduğu gibi savaşlarda parmak, kafa, kulak gibi envaiçeşit uzuv kesiliyor örneğin. Ancak toplum, ruhsal, sağlık gibi saçmalıklar yüzünden bu gerçeklikten uzak bir şekilde hayat sürüyoruz. Eserlerimiz de öyle. Dolayısıyla Ömer Seyfettin’in hikayelerine bugünden bakan bizler, onda, dil ve kurgu başarısı haricinde bir değer daha buluyoruz: kayıt değeri.

Yukarıda söyledik, bir daha söyleyelim; halk şiiri içerisinde değerlendirilen Aydın Battal şiiri, zayıf olarak kabul edilmek durumunda. Ancak eserlerinin kayıt değeri sebebiyle, çok daha fazlası Battal. Sözlü kültür şiirini dijital kültüre yankılı fakat başarısız bir şekilde taşıyor. Yankılı çünkü nadir. Yankılı çünkü şiveli. Yankılı çünkü hatibane. Yankılı çünkü samimi ve dürüst. Çok uzun bir liste bu “yankılı çünkü” listesi. Uzatmayacağız bu sebeple, kralı tebcil etme kısmına geçeceğiz.

Tekrar tekrar hatırlamak gerekir: şiir söylenir ve bu şekilde icra edilirdi. Matbaa sözü, görsel bir zeminde düşünmeye imkân tanıdı ve şiiri buna göre yeniden yarattı. Matbaanın şiire ve dahi hayatımıza ettikleri elbette bunlarla sınırlı değil. Ancak şimdilik bunları ifade etmekle yetinelim. Battal bu süreci atlamış bir isim. Daha doğrusu matbuattan en az etkilenmiş bir hayat tarzının içerisinde bitmiş biri. Dolayısıyla onun sözlerini şiir tarihinden ziyade kayıt tarihi içerisinde anlamlı bir yere koyabiliyoruz.

Battal, gördüğümüz üzere kamerasını açıyor ve genellikle bir girizgâh ile şiirini söylüyor. Girizgahı, seçtiği kelimeleri, söyleyiş tarzı, yöresine uygun ağzı, yüzü ve gövdesiyle birlikte şiiri bir bütün haline geliyor. Şiirini kendi mevcudiyeti dışında değerlendiremiyoruz. Çünkü kendi mevcudiyeti ve söylediği şiir bir. Böylece bize şiirin ne olduğunu Aşağıhomurlu’dan hatırlatıyor.

Bir anlığına İlk Önce Beni şiirini kamera ile değil de matbaa aracılığı ile tarafımıza ulaştırdığını düşünelim. Kafiye düzeni bozuk, tekrarlı şiirlerin gazete köşelerinde ulaşabildiği itibarı gözümüzün önüne getirelim. İlk Önce Beni şiiri ile bir gazete ya da dergi sayfasında karşılaşsaydık bizde uyandırdığı etki ve sarsıntı asla bu güçte olmazdı. Hatta belki dalga geçenler olabilirdi. Şairin; arabası, şapkası, yüzü, konuşma şekli ve dahi bütün sahip olduklarıyla kendisi, şiirin ayrılmaz bir parçası haline geldiğinde, karşısında durulmayacak, görmezden gelinemeyecek bir kuvvet haline gelir. Bu kuvveti, kayıt değerini yok saymak, bir noktada sanatın izleyeceği yolu da yok saymaktır.

Şiir günümüz şartlarında kâğıt ve matbaa ile tazelik bulamayacak ve hatta kuruyacak noktaya gelmiştir. Bu gerçeği ilk dillendirdiğimizde “Nasıl yani siz şimdi rap şiir mi yapacaksınız?” diyenler bugün her ne kadar kabul etmeseler de şahit oldukları şeyler itibarıyla bizimle aynı noktaya gelmişlerdir. Kamera bugün hayatımızın merkezindedir. Şiir, işitilmesi ve gözler önüne serilmesi itibariyle şiirdir. Bugün şiirin kayıt aracını değiştirerek attığımız adımın şiirin doğal akışı ile olan ilişkisi, Aydın Battal sayesinde bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Şiir kendisine ihtiyaç duyuldukça, yani ilelebet, kendi yatağını doğal yollardan bulacaktır. Gerçeği eğip bükemeyiz. Onu ancak yaşayabiliriz. Şairlerin saklandığı, kendi seslerinden dahi çekindiği yılları geride bıraktık. Aydın Battal gibi karşımıza bir köy alıp, sırtımıza ise üç kusur yazmamız gerekiyor. Yüreği yeten kayda bassın.


Aşağıhomurlu Aydın Battal Muhtar Şair


Önceki Sonraki

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İptal Yorum gönder

keyboard_arrow_up