Aslını öldürmek için sahteleri yaşatın!
Bir felaketi ülkece sırtladığımız şu günlerde artık belli konularda konuşmanın vakti geldi. Büyük bir afetin akabinde bahsedeceğim konular kendine yeterli kitleyi bulamayacak olsa da sitem kabilinden birtakım cümleler de tarihteki yerini almalı.
Hayatı algılayışımız görme yetimizin kapsadığı alandan ibaret bir forma bürünmüş halde ve bu sebeptendir ki hemen her olayı gözlem sahasına çekerek tecrübe etme ihtiyacı duyuyoruz. Öyle ki ampirik verilerin söz konusu olmadığı herhangi bir hadise bizler için hiçbir makbul taraf barındırmıyor. Yaşam dünyasının doğrudan ve tek muhatabı haline getirdiğimiz “göz” bizlerin bilme ve muhakeme etme seviyesini de kendi fonksiyonlarına eşitliyor adeta.
Göz bir organ olmaklığının ötesinde gerçeklikle kurduğumuz ilişkinin ve dahi hakikat algımızın birinci elden öncülüdür. Haberin sahih olmasına dair aradığımız enformasyon da gözün imaj temelli hususiyetlerine uygun olmak durumundadır. Zira fiziksel gerçeklik ve rasyonalite gözün iktidar sınırlarında gerçekleşir.
Yazının bu bölümüne kadar çektiğim peşrev mevzunun kritik noktasını dayandıracağımız temeli atmaktır. Deprem sebebiyle bölgeyle yegâne iletişimimizi sağlan konvansiyonel araçlar ve dijital mecralar depremin vaka düzeyindeki etkilerini göstermektense insanları felaket psikolojisini sokmuşlardır. Her ne kadar bilinçsiz kullanım ve idarenin neticesinde bunlar gerçekleşmişse de medyanın deprem boyunca oynadığı rol bilgi vermek ve bilinçlendirmekten ziyade duygusal olarak uyarmak ve bilinci uyutmak yönünde olmuştur.
Televizyon kameralarının enkazdan yeni çıkan vatandaşlara doğrultulması, onların aciz hallerinin ya da elem verici duygularının üstüne gidilerek ekranlara çıkartılması, yıkılan binaların etkileyici fon müziklerle ekranlara taşınması vb. tümüyle insanın duygusal yapısını harekete geçirme idealine sahiptir.
Artık sözün ve sözel olanın bir kıymeti harbiyesinin bulunmadığını bilen medya camiasınca imaj ve görsel harici herhangi bir uyarıcıya kapalı olan dimağmız sürekli dürtülüyor ve görselle ya da bir imaj biçimi olan yazı vasıtasıyla mobilize ediliyor. Öte yandan farklı açılardan çekilmiş ya da daha tesirli olması için montajdan geçirilmiş imajlar deprem felaketini olağan biçime getiriyor ya da bu olguyu 1024 piksellik bir görsele sabitliyor. Deprem artık on ili kapsayan büyük bir afet değil yalnızca görsellerin karelere sığdığı bir olguya dönüşüyor.
İmajların uyuşturduğu bünyelerle değil sözün öğütlediği berrak zihinlerle çalışmak temennisiyle, Allah bu zor günleri aşmayı nasip etsin.