menu Menu
Logo Yengi Mecmua

Sahra-yı muhabbetde o divanelerüz kim

Mecnun-ı melametzede en akilimüzdür



İKNA EDİLEN OKUR, PAYLAŞILAN ŞİİR Previous FELEĞE AYIK OLMAK Next

YENİ BİR EDEBİYATIN İMKÂNI

Bilgi doğduğu mahfiller, onu kullanan ve kurgulayan özne/özneler ve dahi muhtevasının ve de biçiminin durumuna göre belli sınıflandırmalara tabi tutulmaktadır ancak sosyolojik tahayyülde bilginin kaynağı mesabesinde görülen toplum bu bilgileri kendi katmanları içerisinde taşımaktadır. Bilgi ya da en özel haliyle söz/nutuk/logos/ışık bilginin en seçkin ve rafine halidir. Gündelik bilgi, teknik bilgi, bilimsel bilgi gibi çeşitli türler bunların muhtevalarının yanı sıra kullanan grup ve sınıflara yani insan türlerine göre ayrıştırılmıştır. Toplumu katı ve değişmez sınıf kıstaslarında nazarında inceleyen Klasik Marksist okumaya göre proleterya ve burjuva arasında farklı şekilde yer alan bilgi tarzları, aşınan sınıf kavramının da etkisiyle iki sınıf arasındaki mücadeleye indirilemeyecek kadar griftleşmiştir. Kolektif zevklerin ve hayat pratiklerinin hâkim olduğu kadim dünyada şekillenen zihniyetlerce üretilen bilgi benzer konseptlere sahipken giderek incelmeye yüz tutmuş tabakların ve başkalaşan bireylerin bilgi anlayışları da o raddede dönüşüme uğramıştır. Artık çok daha dar ve spesifik konuların kaynağı, taşıyıcısı ve öznesi haline gelen cemaatler varlığını korusa da mikrolaşmıştır. Dolayısıyla, kolektiviteyi bir bütün halinde koruyan ve kendi taşıyıcısı olan özne yahut da özneler topluluğunun merkezindeki “bilgi” şu veya bu biçimde başkalaşım geçiren cemaate tabi olarak değişecektir.

“Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor” kitabı ile tanınan Marshal Berman kendi çalışma alanı olan şehir sosyolojisi konusu ile de uygun düşecek biçimde moderniteye kadim dünyadan farklı bir zaman ve mekân algısı kurmak yönüne dikkat çeker. Başlangıçta planlı ve her saniyesi belirli bir iş/emek için bölümlenmiş rutinlerin arasında çabalan yeni insan modelinin zaman algısı kırılıma uğramıştır bunun yanı sıra dijitalleşmenin bu fay hattına tesiri ile zaman aracılığıyla mekân ortadan kalkarak simülatif bir mekânsal üretim sahneye çıkmıştır. Bu bağlamda, milenyuma giden süreç ve sonrasındaki vetire içtimai hayatın, sanayi toplumunun mekanik ilişkileri etrafında ele alınacak kadar yekpare sosyal teorileri kaldıramayacak kadar parçalandığını ve çok daha farklı değişkenlerin devrede olduğu bir zaman dilimi olmaklığını kanıtlamıştır. Sözü yormadan toparlayacak olursak ikincil büyük değişimi gördüğümüz zaman ve mekân kategorileri bugün ki bilgi tarzları dahil olmak üzere yaşam pratiklerinde ve kolektif yapıda zemin kaymaları yaşatmıştır.

İnternet üzerinde hayli küçük çaplı da olsa yeni bilgi topluluklarının ya da terminolojik ifadeyle epistemik cemaatlerin kuruluşu ve faaliyet göstermesi değişen öznenin ayrıntılı fotoğrafı cinsindendir. Enformasyonel Kapitalizm olarak adlandırılan bu yeni dönemde bilginin merkezi bir fonksiyon icra etmesinin yanı sıra bilgi edinme ve bilgiyi kullanma gibi süreçlerdeki marjinal dönüşüm çağa damgasını vurmuştur. Öznenin bilgiyle kurduğu ilişki ve gündelik hayatında ona ayırdığı yer kadim dünyadaki ile taban tabana değişmiştir. Yukarıda mevzu bahsedilen farklı bilgi türleri arasındaki makas gitgide kapanarak teknik bilgi, gündelik bilgi ve de bilimsel bilginin üretim mahfilleri, kullanım mecraları ve kullanan özneler arasındaki uçurumda büyük oranda kapanmıştır. Karl Mannheim’in kavramsallaştırdığı “Yüzergezer Entelijansiya” yani herhangi bir politik bağımlılığı olmayan entelektüel ifadesi de bu simülasyon dünyada karşılık bulur zira somut hizp, taraf ve tutumların söz konusu olmadığı dijital ağların ortasında (yüzergezer ifadesi semantik olarak da sabitesiz, geçişli gibi sıfatları barındıran “ağ” kavramıyla uygunluk göstermektedir) kendine kolaylıkla yer bulabilmektedir.

Yengi Mecmua bünyesinde yazılan dört yazıda da ifade etmeye çalıştığım üzere öznenin, algısal zaman ve mekânın yeni bir terkibe büründüğü ağ dünyasında söz ve şiir içinde alternatif bir akım kurmak mecburiyeti vardır. Bu mecburiyetin bir çabası, ürünü konumunda olan Yengi Mecmua dijitallik algısını imgelemin kendi kuvvetiyle birleştirmek gibi bir çabaya matuftur. Şairin kalem-kâğıt ve dolayısıyla matbaa ile kurduğu ilişki asri şart ve imkanlar değiştiği takdirde yeni bir edebiyatın imkanından söz edilebilir. Paul Valery’nin “Su, gaz ve elektriğin ihtiyaçlarımızı karşılamak asgari bir çaba karşılığında ta uzaklardan evimize getirilmesi gibi elimizin basit bir hareketiyle görünecek ve kaybolacak görsel ve işitsel imgeler de mümkün hale gelecek” şeklindeki öngörüsüne binaen yaşadığımız dönemin yeni bir edebiyat yaklaşımına ihtiyacı derinden hissedilmektedir. Yeni üretim ve tüketim ilişkilerine uyumlu saklanmaya müsait bir şiir için elzem hale gelen durumun “Ağlar Üzerinde Edebiyata Yer Açmak” olarak özetlenebilir.

Açmak Ağlar Çağlar Ebubekir Edebiyata Üstünde Yer


Previous Next

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Cancel Yorum gönder

keyboard_arrow_up